Hayatın Mucizeleri

Tarih: 28 May 2020

Sana mucizelerden bahsettim Eshter! Çoğu kişi bunların uzun zaman önce yaşandığını iddia eder ama ben, bugün hala var olduklarını, sadece daha az göze çarptıklarını ve yalnızca onları gözleyenlerin ruhlarında ortaya çıktıklarını hissediyor ve söylüyorum. Bizim aramızdaki bir mucizeydi, yani benim cümlelerim ve senin gözyaşların, onları bizim iç dünyamızın körlüğünden alıp çıkaran görünmez bir elin içinde ikisi birleşti; bu, bir aydınlanma mucizesi…

Hayatın Mucizeleri Kitap Konusu

Hikayede toplamda ikisi ön planda olmak üzere toplam dört karakter bulunmaktadır. Tüccar adam, ressam, Eshter ve üvey babası. Dördünün yolu bir tablo çalışmasında kesişmektedir. Tüccar adam yıllar önce adak adamış olmanın yükümlülüğünü yerine getirme isteğindedir. Bunun için bir ressamla anlaşıp, kiliseye asılmak üzere bir tablo çalışmasını ister. Ressam; kendisinden beklenen tabloya bir türlü başlayamamanın çaresizliği içerisindedir. Ta ki Eshter’i görenede kadar! Kiliseye asılacak olan bu tablonun Meryem Ana’yı tasvir etmesi istenmektedir. Bunun için modelin masumiyet, analık vs gibi kriterlere uygun olması beklenmektedir.

Eshter’in yolu üvey babası ile bir kaçış esnasında kesişmişti. Üvey babası belirli çıkarlar doğrultusunda ona sahip çıksada bu çıkarlarına erişememiştir. Bir meyhane işleten üvey babası bu çıkarlarından vazgeçmiş Eshter’e sahip çıkmayı kendisine bir sorumluluk olarak yüklemiştir. Yahudi olan Eshter çoğu zaman yabani bir çocuk gibi davranıyor, kalabalıklardan kaçıyor ve yalnızlığına bürünüyor.

Ressam’ın Eshter’i keşfetmesinin yanı sıra kendisiyle çalışmasına ikna etmesi de gerekiyordu. Üvey babasının bunu kabul etmesine rağmen, Eshter’in bu teklife sıcak bakmayacağını düşünmektedir. Fakat bu beklenti tam tersi olarak gerçekleşir. Eshter tablosunun çizilmesine izin verip belirli günlerde ressam ile bir araya gelmektedirler.

Yahudi olan Eshter’i hristiyan yapmak isteyen ressam ise bu isteğinin baskıcı olduğunu öğrenip bundan vazgeçmiş, tüm çabasını tablo çalışmasına yöneltmiştir. Fakat bir türlü istediği açıyı yakalayamamaktadır. Çalışma yapılan bir gün, Eshter’in kucağına çıplak bir çocuk verip tutmasını ve çalışmayı bu şekilde tabloya çizeceğini belirtmiştir. Çocuğu kucağına alan ve çocukla bağ kuran Eshter, bir süre sonra onu benimseye başlamış ve ressamın aradığı masumiyet yüzünü ortaya koymuştur.

Çalışma boyunca içindeki anaçlık duygusunu en üst seviyede yaşayan Eshter, tablonun bitip çocuğun gittiğini öğrenince tüm varlığının kaybolduğunu, her şeyini kaybettiği hissine kapılmış ve üzülmeye başlamıştır. Ta ki ressamın elinden çıkan tablonun kilisede asılı olduğunu öğrenen kadar.

Eshter, kendisininmiş gibi benimsediği bebeği tablo bile olsa, görmek için her gün kiliseye gitmeye başlamıştır.  Saatlerce kendini ve tabloda yer alan çocuğu seyretmektedir. O dönem çıkan isyanla ile birlikte halk kiliseye saldırmaya başlamıştır. Çocuğundan bir parça olan bu resmi alıp kaçmak isterken, olay sırasında öldürülmüştür.

Olaydan sonra kiliseyi ziyaret gelen ressam, başlarda hristiyan olmasını istediği Eshter’in tabloya sarılı, ölü bedenini görünce yaşananları bir mucize olarak değerlendirmektedir.

Hayatın Mucizeleri Kitap Yorumu

Kitap, giriş kısmı itibariyle yoğunlaşma noktasında dikkat dağınıklığı yaşatsa da, usta yazar Stefan Zweig her zamanki gibi olayları peşin sıra, arka arkaya dizerek hikayenin su gibi bitmesini sağlamaktadır. Konusu itibariyle her zaman ki gibi müthiş bir baş yapıt hazırlayan yazar, hikayeyi yine kusursuz bir son ile bitirmektedir.

Karakterlerin içerisinde olduğu psikolojiyi özellikle Eshter’i, ressamın gözünden aktaran yazar, sizi hikayenin bir parçası yaparak yaşanılan olaya yakından tanıklık etmenizi sağlayacaktır.

Keyifli okumalar dileriz.


Henüz Yorum Yapılmamış

Yorum Yap