Deli

Tarih: 21 Oca 2021

Popüler kitabı Ermiş ile tanınan Halil Cibran’ın Deli adlı eseri; bir çok başlığı içerisinde barındırmaktadır. Tanrı, Dostum, Bostan Korkuluğu, Uyurgezerler, Bilge Köpek, İki Keşiş, Vermek-Almak, Yedi Benlik, Savaş, Tilki, Bilge Kral… gibi bir çok başlığı içermektedir. Her başlık altında farklı bir hikayeyi okuyucusuna aktaran yazar, bir bakıma bir deli rolüne bürünmüştür. Bir bakıma hayatı bir delinin gözünden okuyucularına sunmuştur. Ve aynı zamanda bir bakıma deli gömleğini, cesaretini üzerine giymiştir. Buradaki deli cesareti bir yerde söylenenlerin gerçekten yürek, cesaret isteyebileceği söylemler iken, diğer taraftan ancak bir delinin dile getireceği gerçekleri kaleme almıştır. Tıpkı Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt eserine benzer, fakat başka bir yol ile okuyucularını gerçekle yüzleştiren Halil Cibran, burada bir deliyi başrol oyuncusu olarak seçmiştir. Doğru veya yanlışın izafiyetini bir yana bırakan yazar, gerçeği olduğu gibi gözler önüne sermiştir. Anlatılan hikayelerde sonuca ulu orta yer verirken, çoğu zaman okuyucunun düşünce kabiliyetine bırakmıştır. Yorumlamak tamamen okuyucuya sevk edilmiştir.

Mabedin Basamaklarında; “Dün, mermer mabedin basamaklarında iki erkeğin arasında oturmakta olan bir kadın gördüm. Yanaklarından biri soluk, diğeri ise kıpkırmızı yanıyordu” örneğinde olduğu gibi durumsallığı, olayı anlatıp yorumlamayı tamamen okuyucuya bırakmıştır. Kutsanmış Şehir, İyi Tanrı ve Kötü Tanrı, Yenilgi, Gece ve Deli, Yüzler, Denizlerin En Büyüğü, Çarmıhtaki, Gökbilimci, Büyük Beklenti ve daha bir çok başlık bu eser içerisinde yer almaktadır. Konusu itibariyle benzer anlatımlarına hayatta denk geldiğiniz kısa’lar gibi okuduğunuzda bir başka alemlere, dünyalara ve düşüncelere dalacağınız kısa’lar da olacaktır.

Deli Alıntıları

  • Çünkü bir bakıma, bizi anlayanlar bizler üzerinde mutlak bir hakimiyeti de kurmuş olurlar.
  • Dün gece yepyeni bir haz buldum, ve onu ilk kez olarak tattığım için de, bir melek ve bir şeytan kapımı birden bire açıp benim bu yeni hazzım hakkında fikir yürütmeye başladılar. Biri, “bu bir günahtır” diğeri de, “bu tanrının bir lütfudur” diye bağırıp duruyorlardı.
  • Görkemli bir yarın olmazsa yaşam, bugünküsünden de beter olur.
  • Yenilgi, yenilgim, benim ölümsüz cesaretim. Sen ve ben fırtınada birlikte güleceğiz; ve ikimiz, derin mezarlar kazacağız içimizde ölmekte olanlara; ve tutunacağız, tüm gücümüzle, güneşin karşısında; ve de tehlikeli olacağız.
  • Ben sana benziyorum, ey gece! Vahşi ve korkunç. Çünkü kulaklarım, köleleşmiş halkların feryatlarına ve de unutulup gitmiş beldelerin acılarına sağırlaşmış artık.
  • Hatıra, rüzgar bir an için bir şeyler mırıldanıp sonra susan bir sonbahar yaprağından başka ne ki?
  • Tanrı’nın bahçesindeki en olgun meyve. Kainatın şaheseridir.

Keyifli okumalar dileriz.


Henüz Yorum Yapılmamış

Yorum Yap